15 Mart 2012 Perşembe

Selvi Boylum Al Yazmalım...

Asya ile İlyas'ın hikayesini bilmeyeniniz yoktur herhalde , izlemediyseniz de duymuşsunuzdur eminim "Selvi Boylum Al Yazmalım" adlı filmi. Benim seyretmekten bıkmadığım ender filmlerden biri. Asya'nın İlyas'a söylediği "sevgi emektir" sözü ise filmin en sevdiğim ve hiç aklımdan çıkmayan repliğidir. 

Emek vererek kazandığımız her şeyin tadı bambaşka değil midir gerçekten? Hayatıma bakıyorum, elimde olanlara ve bir de olmayanlara. Uzun uğraşların, çabaların, birlikte geçirilen uzun zamanların sonunda kazandığım her şey ve herkes hala benimle. Emek verdiğin zaman kolay vazgeçmen mümkün olmuyor zaten. Kıyamıyorsun atmaya, sırtını dönmeye...

Artık ne aşklar ne arkadaşlıklar eskisi gibi kalıcı olmuyor, olamıyor. O kadar alışmışız ki kolay kazanıp kolay harcamaya, içimiz bile acımıyor artık kaybettiklerimize.Kaybettikçe de katılaşıyoruz galiba... Tüketmeye alıştığımız gibi, tükenmeye de alışıyoruz zamanla...

Hayatım boyunca yaptığım en iyi şey insan biriktirmektir derim hep. Hayatımda olan herkes benim için kıymetlidir, özeldir. Hepsinden aldığım ve hepsine verdiğim tat farklıdır elbette. Kimileri dost, kimileri arkadaş, kimileri sevgili... Bıkmam ben aramaktan, sormaktan, uğraşmaktan ve vermekten. Biri için yapabileceğim ne varsa yaparım karşılık beklemeden. Pek çok konuda tez canlı ve aceleci olsam da, bir an evvel sonuca varmak istesem de söz konusu insansa sabırlıyımdır. Canım çok yanmadıkça kolay kolay sırt dönmem kimseye, vazgeçmem.

Kolay kazandığım ne varsa kolayca da kaybetmişimdir. Yedi yaşındayken, aylarca harçlıklarımı biriktirerek aldığım oyuncak bebeğim hala benimle ama iki sene önce bir dünya para vererek aldığım cep telefonum kim bilir nerede... Otuz senelik çocukluk arkadaşım hala yanımda ama bir dönem ondan daha sık görüştüğüm ve daha çok şey paylaştığım kız arkadaşımın adı bile yok artık telefonumda...

Artık kimse uğraşmak, emek vermek istemiyor. İstiyoruz ki her şey ayağımıza gelsin. Maddesel konularda bunu yapar duruma geldik zaten. Alışverişin her türlüsünü yerimizden kalkmadan tek tuşla yapar olduk. Mümkün olsa arkadaşlarımızı, sevgililerimizi de bir tuşla seçeriz, hazır yapılmışı var nasılsa burada diye. Çok kolay teslim olup çok kolay vazgeçiyoruz artık. Ne tanımak için uğraşıyoruz ne de sevmek. Tanınmak istemiyoruz belki de sevmekten, sevilmekten korktuğumuz gibi. Belki de bu yüzden emek vermek istemiyoruz, nasılsa gideceğini bildiğimizden, nasılsa gideceğimizden... Gitmelere zorla alıştırıldığımızdan olsa gerek kalmaya olan inancımızın azalması...

Gerçekten sevmek zordur, yürek ister. Kaçmak kolaydır da kalmak, mücadele etmek, uğraşmak, emek vermek zordur. Zor olanı başarmanın hazzı ise hiçbir şeyde yoktur... 

Sevgi emektir ve emek taviz vermek değildir. Emek vermeden kazandığın şey sadece anlık bir zaferdir, kendini (egonu) tatmin ediştir. Emek vermek, senden bir şeyler almaz, sana değer katar, seni özel yapar. Emek vererek kazandıklarına paha biçemezsin, emek vererek kazandığın sevginin bedeli olmaz. Emek vererek kazandığın bir ilişki her gün biraz daha sağlamlaşır, seni her gün daha da içine alır ve her gün biraz daha çoğalırsın(ız). Çoğaldıkça da vazgeçilmez olursun, vazgeçemezsin... 

Emek verip her gün çoğalmak mı yoksa kaçak dövüşüp takılı kalmak mı? Karar sizin... 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder