10 Mart 2012 Cumartesi

Bir cumartesi günlüğü...

Bütün hafta kapalı ve kasvetli bir havaya maruz kaldığımdan olsa gerek bugün kendimi sokaklara atasım var. Ha bugün farklı mı hava? Ne yazık ki hayır. Ama olsun bugün cumartesi, benim en sevdiğim gün ve içimde güzel hisler var. O yüzden bugün hiçbir şeyin keyfimi kaçırmasına izin vermeyeceğim, havanın bile.

Anne ve babayla yapılan güzel bir kahvaltıdan sonra biraz sabah tembelliği yaptığıma, sosyal medyadaki görevlerimi yerine getirdiğime, yazımı yazdığıma, cici bir kız olup ev işlerinde anneme yardım ettiğime ve kedimin serumunu verip, öpüp kokladığıma göre evdeki işim bitmiş demektir. Sokaklar beni bekler.


Kulağımda en sevdiğim müzikler eşliğinde Ankara'nın en sevdiğim caddesi olan Tunalı Hilmi Caddesinde vitrinlere baka baka dolaşayım biraz. D&R 'ın içindeki Gloria Jeans kapanmamış olsaydı içmek isterdim günün ilk kahvesini. Kahvemi yudumlarken gelip geçen insanları seyretmeyi seviyordum orada, kahvelerini çok sevemesem de :) Kitabımı da okuyabiliyordum bir yandan keyifli keyifli. Neden kapattılar ki sanki, hayır madem kapattınız yerine bir şey koyun da rahat etsin içim. 

E madem oraya gidemiyorum o zaman kahvelerini daha çok sevdiğim Starbucks'tan alırım en sevdiğim kahvemi ve Kuğulu Park'a giderim ben de. Biraz güzelliklerine hayran olduğum kuğuları izlerim biraz da etraftaki insanları. İnsanları seyrederken yüz ifadelerine, hareketlerine bakıp akıllarından geçenleri tahmin etmeye çalışırım. Bunu yaparken çok da eğlenirim, eminim birileri de benim düşüncelerimi seslendiriyordur bir yerlerde... Hep de merak ederim acaba insanlar beni nasıl seslendiriyorlar diye. Dışarıdan bakınca soğuk, ukala ve asık yüzlü bir izlenim bıraktığımdan olsa gerek çok da eğlenceli şeyler söylemiyorlardır dış seslerim ;)

Biraz da D&R'da dolaşıp kitaplara bakmak da güzel olur sanki. Okuyamadığım bir sürü kitabım var ama olsun yenilerinin kimseye bir zararı olmaz. Eskiden kitap okumayı sevmeyen ben şimdi başucumda kitabım olmadan rahat edemiyorum, nereden nereye :) Beni bu günlere getiren ablama teşekkür etmeden geçersem çarpılırım vallahi :)

Ben bütün bunları yaparken illa ki bir kaç arkadaşım arar ne yapıyorsun diye. Baktım aramıyorlar ben ararım neler oluyor orada diye :) Kendini benim gibi dışarıya atmak isteyen biri de gelirse yanıma ballı lokma tatlısı olur, keyfim ikiye katlanır. Hava eksilerden kurtulduğuna göre Üstkat'ın balkonunda oturulabilir artık. Keyifli bir sohbet eşliğinde, güzel bir öğle yemeği yerken biramı da yudumlayabilirim. Sonra ablam işten çıkar gelir, cumartesi mahmurluğundan kurtulan diğer arkadaşlarım da katılır bize. Masa gittikçe kalabalıklaşır, sohbet güzelleşir, neşemiz çoğalır...

Günü böyle akşam ederim de akşamı nasıl sabah ederim işte onu bilemiyorum :) Gitmem gereken üç doğum günü ve bir tane ben var elimde. Ha bir de Jolly Joker'de Pinhani konseri var gitmek istediğim. Bir tane Fiat Punto alsam, fonda da Moves Like Jagger çalsa yetişebilir miyim her yere acaba?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder