En yakın arkadaşının sevgilisiyle olmak gibi bir durum var bir de içinden çıkılması güç, iki ucu çoklu denklem olan.
Kimilerine göre asla olmaması gereken bir durumken kimilerine göre ise oldukça sıradan ya da doğal olabiliyor. Belki de başa gelmeyen her duruma olabilir denildiği gibi ağızdan çıkıveriyordur sıradanlığı...
Son dönemde tanık olduğum için oturup düşündüm biraz, yok ne birazı epeyce düşündüm benim başıma gelse ne yaparım, nasıl bir tepki veririm diye. Düşünmek bile zor geldi ne yalan söyleyeyim. Ama hayat denen döngüde her şey mümkün, her şey yaşanabilir en azından bunu biliyorum tıpkı asla "asla" dememem gerektiğini bildiğim gibi.
Böyle bir durum benim için sıradan ya da doğal değil ama mümkün. Çünkü duygu denen şeyi ne anlamak ne de kontrol etmek mümkün. Sadece yaşanılan şeyin gerçek olduğuna inanmam gerekiyor galiba. Eğer ortada bir aşk varsa kabullenmek zor da gelse, kabul etmesem de saygı duyabileceğimi düşünüyorum. Çünkü aşk, en az nefret kadar saygı duyduğum, başa geldi mi kaçmanın, yok saymanın, görmezden gelmenin mümkün olmadığını bildiğim tek duygu.
Eğer yaşanılan şey "aşk" ise zor da olsa, tuhaf da gelse, "yok canım daha neler" dedirtse de saygı duyup kabullenebilirim. Ama sırf yalnız kalmamak için, belli çıkarlar, amaçlar uğrunda yapılan bir hareketse kabullenmek şöyle dursun öfkeden gözümün döneceği, kafa göz dalmak isteyeceğim kesin.
Başta da dedim ya iki ucu çoklu denklem... Ortada aşk var ya da yok, bir zamanlar senin ellerini tuttuğun kişinin artık en yakın arkadaşının elini tutuyor olmasını görmek insan bünyesinde nasıl bir etki yaratır bilmiyorum... Bir de işin diğer tarafı var ki o da en yakın arkadaşım dediğin insanın bir zamanlar senin tuttuğun eller olduğunu bile bile o ellere tutunması. Bence her iki taraf için de kabullenilmesi güç bir durum. Sadece insanlar yaşadıkları, içinde bulundukları dahası taraf oldukları için "aslında çok da sıradan bir durum yahu bu!" tavrı takınıyorlar. Yoksa eminim kendi başlarına gelse bu kadar soğukkanlı ve serin yaklaşamazlar.
Başa gelmeden anlaşılması pek de mümkün olayan durumlardan biri de bu galiba tıpkı aldatma-aldanma gibi. O yüzden büyük laf etmemek gerekiyor ama gene de benden uzak dursun demek istiyorum hatta dedim gitti ;)
İnsanlar böyle bir durumun içine bir heyecanla atıyor kendini çoğu zaman da önünü ardını düşünmeden, empati kurmadan, hesap kitap yapmadan. Kazandığı bir sevgili uğruna kaybedeceği dostluğunu düşünmeden. Bir dostu kazanmanın ne kadar zor olduğunu bilmezmiş gibi, sevgili dediğinin bir gün dostunun hayatından gittiği gibi kendi hayatından da gidebileceğini , mutluluğun bir başkasının mutsuzluğu üzerine kurulamayacağını bilmezmiş gibi...
Kaybedilen bir dostu yeniden kazanmak giden bir sevgiliyi geri getirmekten daha zordur ve dostun bıraktığı boşluk dolmaz kolay kolay...