26 Temmuz 2016 Salı

Bir şey oldu hepimize...

Çocukken ya da gençken yaşın ilerlediğinde her şeyin daha rahat olacağını sanıyor(muş) insan. Lakin büyüdükçe işin aslının hiç de öyle olmadığını görüyor insan. Büyüdükçe rahat edeceğini düşünürken bir dolu sıkıntının, endişenin ortasında kalıyor. Bir kaç güne kadar 41 yaşına gireceğim ve hayatımda belki de ilk defa geleceğimden bu denli endişeliyim. Çünkü yaşadıklarım(ız) benim kontrolüm dışında gelişiyor ve her geçen gün de şiddetini arttırıyor.
 
Ülkemize bir şeyler oluyor ve bir şeylerin devamında da işlerimize, psikolojimize, geleceğimize bir şeyler oluyor. Belki iyi bir şeyler oluyordur ama şu andaki psikolojim ve şahit olduklarım buna inanmama mani oluyor. Birileri yaptıklarının bedellerini öderken birileri yapmadıkları bedelleri ödüyor. Sebebi her ne olursa olsun yaptıklarının sonuçlarına katlanacaksın diye düşünürüm ve inanırım buna. Lakin bir de hiç alakası olmadan yaşanılan süreçten kayıplarla çıkanlar var peki onların suçu ne? Mesela neden işlerimiz iptal oluyor? Biz çalışıp hayatını idame ettirmekten başka bir şey yapmadık ki bugüne kadar. Ya da neden ben geceleri kabuslarla uyanıyorum son bir haftadır? Balkonda oturup arkadaşlarımla sohbet ederken komşu tarafından silkelenen basit bir pantolon bile çığlık atıp irkilmemize sebep olup sohbetin ortasına bomba gibi düşüyorsa kimse bana her şeyin iyi olacağından bahsetmesin en azından bir süre.

Ben 20 yıldır çalışan ve maaşı dışında bir gelire sahip olmayan bir bireyim. Çalışmadığım zaman bana bakabilecek durumda olan bir ailem de yok. Yani ben çalışmazsam, ne borçlarımı ödeyebilirim ne de istediğim hayatı yaşayabilirim.  Üstelik daha yapmak istediğim çok şey var bu hayata dair. Zaten hepimizin kendince zor ve mücadelelerle dolu hayatları var bir de bunlar olmasın, eklenmesin artık. Zaten büyüdükçe artıyor dertlerimiz buna bir de gelecek endişesi eklenince ne tadı kalıyor hayatın ne tuzu...

Birlik olmak için böylesi korkunç bir şey yaşamamıza gerek olmadığını düşünüyorum tıpkı birlik olurken çevreyi kirletmek zorunda olmadığımız gibi... Ben ne duyduğum ezan sesinden ne de basit bir pantolonun çıkardığı sesten korkmadan, geceleri huzurla dalmak istiyorum uykuma... Ve en önemlisi beni her zaman ayakta tutmuş olan umudumu yitirmek istemiyorum...



Yurdum Gibi Yaralıyım

Yurdum gibi yaralıyım
Ne eksik, ne fazla
Derin bir uçurumum
Bütün haritalarda

Geceleri çığlıklar
Giriyor düşlerime
Dirlik nedir bilmedim
Yalan yanlış tarihimde

Yurdum gibi yaralıyım
Dünyaya karşı ben
Yıllar değil yıllar, umudumdur
Sessizce küllenen..

1981

Ahmet Erhan


24 Mayıs 2016 Salı

"Mucize"mi bekliyorum...

Kimsenin kimseyi değersiz hissettirmeye hakkı yok...

Son zamanlarda dilimden düşmüyor bu söz. Ne ara bu hale geldi acaba insanoğlu? Ne ara unuttuk insan olmayı, insan kalmayı? Kadın-erkek ilişkilerindeki saçmalıklar, araya giren büyük egolar sanırım en büyük nedeni. O kadar ben merkezli yaşar olduk ki karşıdaki insan ne hisseder diye düşünmez olduk. Nezaket sözlüklerde kalan bir kelime oldu ne yazık ki. İstediğini alamadığında ya da istemediği bir şeyle karşılaştığında olan biten ne varsa her şey bir kenara atılıyor kolayca. Yaşanan yılların, anların hiçbir hükmü kalmıyor. Ne kadar iyi olursan ol bir bakmışsın ki senden kötüsü yok. Yere göğe koyamadıkların bir de bakmışsın yerle bir etmiş gidiyor...

İçim acıyor! Verdiğim emekler, yaptığım fedakarlıklar geldikçe aklıma içim acıyor... Elbette içimden geldiği için dahası istediğim için yaptım her ne yaptıysam. Elbette karşılık beklemedim lakin bu kadar da değersiz hissetmek değildi hakkım olan...

Biliyorum daha çok acıyacak içim çünkü ben buyum ve değişmeyeceğim. Ben gibi onlar da değişmeyecek. Ben vereceğim, onlar alacaklar ve zamanı geldiğinde de gidecekler. Sonra geri gelecekler ve ben gene yenik düşeceğim insanlığıma... Baki kalan ise akıllanmadığım tecrübelerim olacak... 

Kimseden büyük beklentilerim olmadı bu yaşıma kadar. Her zaman bildim kendi söküğümü kendim dikmeyi. Böyle büyütüldüm ve hiç de rahatsız değilim. O yüzden yok kimseye eyvallahım... Beklediğim tek şey sanırım "insan" olduğumun unutulmaması. Bu da zor bir şey olmasa gerek lakin "insan" olduğunu unutanlardan karşısındakinin de bir "insan" olduğunu hatırlaması bir çeşit mucize olsa gerek...

Sizi bilmem ama bana gerçekten bir mucize gerek... Vefanın, dostluğun, nezaketin, saygının yok olmadığına inanmam için bir mucize gerek...



Benim kadar keyifle dinlemeniz umuduyla...