27 Nisan 2012 Cuma

Söylemesi bedava sözcükler var havada uçuşan...

Pazar akşamları evdeysem ve yapacak bir şeyim de yoksa annemle birlikte televizyonda o ne izlerse onu izlerim. Geçen pazar da yine öyle bir akşamdı ve televizyonda Survivor vardı. Biraz asap bozucu biraz da eğlenceli bir yarışma. Birbirlerini daha önce hiç tanımayan insanların ıssız ada hikayeleri...

Öyle bir yerdeysen ve senin gibi seçilerek gelmiş insanlarla yaşamak zorundaysan belirli şeyleri kabullenmek zorunda kalıyorsun, bu çok açık. Ama birbirlerini bir anda bu kadar sevme hallerini hiç anlayamıyorum. On gün zaman geçiriyorlar ve birbirlerini gözyaşlarıyla uğurluyorlar. "O benim adada en çok sevdiğim, en çok değer verdiğim insan, gitmesini hiç istemiyorum" diyor ama adını da yazıyor. Ne yaman bir çelişki...

Bu sadece televizyonda gördüğüm bir yarışma programıyla alakalı bir duygu değil elbette. Orada görünce hepimizin hayatta kalmak için büyük mücadeleler verdiğimiz gerçek survivor'ı düşündüm. Hayatın içinde de var bu tiplerden bolca. Nasılsa sevmesi de söylemesi de bedava. Ama kaç kişi gereklerini yerine getiriyor orası meçhul.

Herkeste bir sevgi kelebeği modu var artık. O kadar çok ki sevgileri herkese vermek istiyorlar bol bol. Tanışıyorsun aradan yarım saat geçiyor bir anda başlıyor "ay ben seni çok sevdim, mutlaka görüşelim" ler. Yahu daha tanışalı yarım saat oldu, ne çabuk sevdin beni, neyi mi sevdin de bir daha görüşmek istiyorsun? Tamam ben hakikaten iyi bir insanım, iyi bir arkadaşım, eğlenceli bir tipim, sohbetim de iyidir ama bu yetmez yarım saatte senin hayatında yer edinmeme. Şimdi ben sana inansam, tamam desem ne olacak? Olacak şey belli; sen beni aramayacaksın, ben de üzüleceğim.

İş yerlerinde de çoktur bu muhabbet. Birlikte çalıştığın her insanla samimi olman, aynı derecede sevmen, anlaşman mümkün değildir ya hani, ama işten ayrılma durumu söz konusu olduğunda sanırsın hepimiz birimiz, birimiz hepimiz. Havada uçuşur koca koca kelimeler, cümleler. Çalışırken bir merhabadan fazlası olmayan kişiler bir anda canın oluverirler. Bazıları işi iyice abartıp gözyaşı bile dökerler. Nasıl itici, nasıl sahte...

Eskiden söylerken iki kere düşündüğümüz sözler şimdilerde ağzımıza sakız oldu; seni seviyorum, benim için çok değerlisin, her zaman yanındayım...Düşünürdük, çünkü birine onu sevdiğini ve değerli olduğunu söylüyorsan gereklerini de yapmak gerektiğinin bilincinde olurduk. O yüzden de dağıtmazdık bol keseden sevgimizi, ilgimizi. Gerçekten yüreği yüreğimize değen insanlara verirdik sevgimizi de ilgimizi de. Bilirdik çünkü kuru kuruya seviyorum, değer veriyorum, özelsin demekle olmadığını bu işlerin. Söylüyorsan bu lafları göstereceksin, hissettireceksin sevdiğini, değer verdiğini. Sana gerçekten ihtiyacı olduğunda ya da sadece seni görmek istediğinde bahaneler bulmadan yanında olacaksın mesela. Değer veriyorsan arayıp soracaksın arada bir de olsa hatırını. Tesadüfen bir mekanda karşılaştığınızda "ne iyi oldu seni görmem, çok özlemişim. Biliyorsun değil mi benim için çok değerlisin" demeyeceksin sadece. Ne karşındakini beklenti içine sokacaksın ne de kendini o lafların altında ezeceksin. 

İşte bu yüzden artık kimse bana seni seviyorum, değer veriyorum demesin, karnım tok artık bu kuru laflara. Çünkü beni en çok bunu söyleyen insanlar üzdüler. Çünkü kalbimi en çok onlar kırdılar ve beni en çok onlar hayal kırıklığına uğrattılar...



2 yorum:

  1. Ben de havada uçuşan bedava kelimeleri hiç sevmiyorumm!!!!

    YanıtlaSil
  2. Seven var mıdır acaba, hiç sanmıyorum...

    YanıtlaSil