25 Nisan 2012 Çarşamba

Fareli Köyün Yalancısı...

Şimdi kimse boşuna yalan söylemesin "ben yalan söylemem" diye. Hepimiz söylemişizdir ve söyleriz. Hiç kimseye söylemesek de kendimize söyleriz. Mutsuzken "mutluyum" deriz mesela ya da deli gibi seviyorken "sevmiyorum" deriz. Kaç kişi tanıyoruz "iyi misin?" sorusuna "kötüyüm" diye cevap veren? Kaç kişi var ki patronuna "buradaki şartlardan memnun değilim, verdiğin maaş yetmiyor o yüzden iş görüşmesine gidiyorum" diyebilen? Hepimiz söylüyoruz işte durum kurtarmak için de olsa. Hem zaten hiç söylememiş olsak, bu kadar kolay anlayamazdık sanırım bize yalan söylendiğini ;)

Bazı anlar gelir mecbur kalırsın yalan söylemeye. Durum kurtaran yalanlar deriz bunlara. Karşındakine çok zarar vermeyen, aksine bazı durumlarda iyi hissetmelerine sebep olan yalanlar. Zararsız olan pembe yalanlardan işte. Bu boyutta kalsalar sıkıntı yok zaten. Bu yalanları öğrendiğinde de çok kızmaz da kırılmaz da insan. Bilir aslında karşısındakinin amacının iyi bir şeylere vesile olmak olduğunu. Açıklaması da kolaydır zaten böyle yalanların, söylemesi gibi. 

Ama ne yazık ki bazı insanlar var ki bunu yaşam tarzına dönüştürmüşler. Yalanları doğruları olmuş, doğruları yalanları... Neredeyse adını sorsan yalan söyleyecekler. Eskiden yalan söyleyen insanların yüzü kızarırdı, gözünün içine bakamazdı, kelimeleri gevelerdi ağzının içinde ve öyle anlaşılırdı zaten yalan söyledikleri. Şimdilerde o kadar pişkin ki insanlar ne yalan söylerken kızarıyor yüzleri ne de yalanını yüzüne vurduğunda. Özür dileyeceği yerde seni suçluyorlar bir de hakiki zeytinyağı kıvamında, insan kendinden şüphe ediyor acaba günahını mı alıyorum diye. Hiç düşünmez bir yalanla ne dünyalar yıktığını. Alışkanlık olmuş onlar için yalan söylemek ve onlar yalan söylediğinde değil doğru söylediğinde şaşmak gerek. 

Bir de sürekli gerçekte var olmayan ama kendilerinin kurdukları yalan bir dünyada yaşayanlar var onlar daha vahim. Ne zaman arasan olmayan sevgilileri vardır yanlarında, gitmedikleri yerlerde gezerler, yerler, içerler.. Her zaman olduklarından daha yüksek mevkilerde çalışırlar, moda olan her aktiviteyi bilmekle kalmaz yaparlar. Her daim mutludurlar, hayatlarında kötü giden hiçbir şey yoktur. Hayat bir onlara güzeldir sanki. O kadar inanır ki söylediği yalanlara bu tipler, gerçekmiş gibi yaşarlar.  Bu tiplerin yalanları sadece kendilerine zarar verir ve bir önceki paragraftakilere göre daha kötü durumdadırlar. Çünkü bunun bir hastalık olduğunun farkında bile değildirler. Bu tarz yalanların altında yatan sebep, daha çok sevilme ve ilgi görme arzusudur. Bilse bu yalanlar olmadan da seviyor birileri onu belki söylemekten vazgeçer...

Dili-dini, kadını-erkeği, büyüğü-küçüğü yok yalanın da tıpkı sevgi gibi. Pembesi-siyahı da yok aslında. Bu da bizim vicdanımızı rahat ettirmek adına kendimize söylediğimiz yalanlardan biri sadece. Yalan yalandır işte, hiç boşuna kendimizi kandırmayalım abilerim ablalarım ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder