18 Mart 2021 Perşembe

KARA(ntina) Günler(i)...


Bundan 375 gün önce birileri çıkıp da önümüzdeki bir sene boyunca evde yaşayacaksın, sokağa çıktığında maske takacaksın, bazı günler yasak olacak sokağa hiç çıkamayacaksın, sevdiklerine hasret kalacaksın dese "yaw he he" der güler geçerdim. Gülen birileri oldu elbette ama benim olmadığım kesin... 

Tam 365 gündür evdeyim. Bu süre zarfında sokağa çıktığım gün sayısı 65 günü geçmez sanırım. 46 yıllık hayatımda hiç bu kadar evde kaldığımı hatırlamıyorum. 1996 yılından beri aktif bir çalışma hayatım var. Arada işsiz kaldığım dönemler de oldu elbet ama maksimum 30 gündür. İşe gidememek, evden çalışmak ayrı bir şey tabi ama evden istesen de çıkamamak bambaşka bir duyguymuş. Sanırım bu süreçte öğrendiğimiz şeylerin başında dört duvar arasında hayatların ne kadar zor olabileceği. Ki evimizde her türlü konforla yaşarken hapisteymişiz hissiyatını yaşıyoruz. Diğer türlüsünü düşünmek bile istemiyorum sadece sabır diliyorum...

Eminim herkes için enteresan bir süreç oldu. Süreçten bir şeyler öğrenenlerimiz de oldu hiçbir şey olmamışçasına şuursuzca hayatlarına devam edenlerimiz de. 

Benim açımdan süreç hala tamamlanmış değil hatta ne zaman biteceğine dair de hiçbir öngörüm yok. Hayırlısı diye diye geçiriyorum günlerimi. Yeri gelmişken bir hayırlısı olsun bırakayım buraya...

Peki ben neler yaptım neler öğrendim bu 365 günde;

. Son 10 senedir televizyon izlemeyen ben bu süreçte yüzlerce film onlarca dizi izledim ve diyorum ki yaşasın Netflix. Zira süreçteki en büyük yardımcım.

. Başlayıp da bitiremediğim kitaplarımın hepsini bitirdim. Ama ne yazık ki onlarca da takılıp kaldım. Çünkü kitap okumak için sağlam bir kafan olmalı.

. Temizlik imandan gelir sözünün vücut bulmuş hali olabilirim. Özellikle ilk 2 ay gözüm dönmüşçesine her yere daldım evde.

. Hareketsiz bir hayatın varsa evde olup az da yesen alkol de almasan o kilolar alınıyor ve gitmiyor.

. Bunca yıllık hayatım boyunca sahura kadar oturduğum bir Ramazan Ayı isterdim pandemi sağ olsun onu da yaptım.

. Yürümek ne büyük özgürlükmüş meğer onu anladım.

. Normal zamanlarda değerini bilemediğimiz arkadaşlarla içilen bir kahvenin bile ne büyük bir kıymeti varmış onu anladım.

. Aynı evin içinde olup da annemi öpememenin ne büyük bir sıkıntı olduğunu anladım. Çünkü ben annesini bulduğu her fırsatta öpen, sarılan bir kız çocuğuyum. Sevdiklerinize onları sevdiğinizi söylemek, hissettirmek için her zaman doğru zaman!

. 12 ay boyunca 7/24 aynı yatağın üzerinde yaşarsanız yatağın yaylarının 8. ayda pes ettiğini öğrendim. Neden derseniz şayet en çok yatağımda oturmayı seviyorum sanırım :)

. İnsanın bir yerler bir birikiminin olması gerektiğini hep bilirdim de artık ikna oldum.

. Bir ay önce aldığınız peynirin öteki ay aynı fiyata satılmadığına ( diğer pek çok ürün gibi) şahit oldum. 

. Çula çaputa verilen paraların aslında sokağa atıldığını bir güzel anlamış oldum. 12 ay boyunca giydiğim şeyler tayt, eşofman, t-shirt ve sweatshirt ve pijamadan ibaret olunca aslında çok şeyin olmadan da yaşayabileceğini anlıyorsun. Kahrolsun elalem ne de kaygıları!

. Aynı evin içinde anan, baban ve kardeşinle bile zaman zaman yaşamanın sınırlarının zorlanabileceğini öğrendim. Aynı evi paylaşan sevgilileri, eşleri düşünemiyorum. Sahiden boşanmalar dendiği gibi artmış mıdır bu süreçte merak ediyorum.

.Pandemide seninle aynı koşullarda yaşamayan insanların seni asla anlamadığını, anlamadıkları gibi fütursuzca eleştirdiklerini de gördü bu gözler.

.Sabırlı bir insandım ama erme potansiyeline doğru ilerlediğimi söyleyebilirim. 

. Evde çalışmanın bana göre olmadığını öğrendim. Ha çalıştım mı çalıştım. Sorumluluğumda olan tüm işleri zamanında ve sorunsuz yaptım çok şükür lakin pijamayla olmuyor bu işler. İnsan cici cici giyinmek, bir ofis ortamında olmak istiyor.

. Komşuculuk kavramının pandemi ile birlikte yeniden canlandığını gördüm. Gecenin 02.00 sinde bir tabak sıcak poğaça ile kapıya gelen komşu candır.

. Erkek berberlerinin her kısa saçı kesemediğini ne yazık ki öğrendim. Kuaförümün yaptığı bir kaç ince dokunuş meğer ne güzel bir kafam varmış dedirtiyor insana. 

. İmkanın varken kullandığın ve durduğunda bozulmayacak malzemelerden stok yapmanın feci faydalı bir durum olduğunu gördüm.

. Ve tabii ki hayatın aslında ne kadar güzel, ne kadar kıymetli olduğunu ve insanın hayatının her anını iyi geçirmek için elinden geleni yapması gerektiğini öğrendim.

. Bol bol düşündüm tabi. Kimde ne kadarım, kim bende ne kadar. Kimler için neler yapmışım, o kimler benim için neler yapmış. Kimler gerçek kimler sahte... Sonra da bir aydınlanma hali geldi tabi ;)

Türkü, Kürdü, Amerikalısı, Çinlisi fark etmeksizin aynı gemideydik bu süreçte. Ve ilk defa zengin fakir fark etmeksizin aynı şartlarda yaşadı. Asgari ücretle ailesini geçindirme derdinde olan ağabeyin önünden bile geçemediği restorana cebinde milyonları olan da gidemedi. Ve dilerim cebinde milyonları olanlar da anlamıştır bazı şeylerin kıymetini...

Hepimizin bundan yıllar sonra anlatacak bir hikayesi oldu. Herkes aldığı kadarını anlatacak tabi...

Dilerim öyle ya da böyle öğrendiğimiz şeylerin süreç geçtikten sonra da değerini biliriz...

Dilerim maskeyle yaşamanın zorluğunun farkına varır her daim maskeleriyle yaşayanlar...

Dilerim sağlıklı olmanın, görünmez kahramanların, kaybettiğimiz değerlerin ve sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bir daha böyle anlatmaz hayat bize...

Sağıkla kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder