19 Ekim 2012 Cuma

Bu aralar kimseler dokunmasın huzuruma...

Sonunda şehrime döndüm... Yorgun ve bitmiş bir bedenim olsa da tam zamanında (iyi ki) gitmişim bu şehirden. En azından ruhumu yormadım bedenim kadar...

Son yıllarda nedendir bilmem ne zaman İstanbul'a gitsem mutlaka keyfimi kaçıracak bir haber alıyorum. Bu sefer de gelenek bozulmadı. 13. Cuma gibi oldu İstanbul'la kavuşmalarımız. İlla bir terslik, bir huzursuzluk olmalıymış, sanki bu bir kuralmış gibi bir şeyler oluyor. Var bir terslik ama bende mi yoksa İstanbul da mı bilmiyorum. Bir güç bizim mutlu olmamızı istemiyor ama orası net :)

Hayata karşı isyanlarım, sitemlerim olsa da asla vazgeçmedim mücadeleden. Hani derler ya "benimki lafta" işte aynen benimki de öyle, sadece lafta. Söz konusu hayatımsa pes etmek gibi bir şeyi hiçbir zaman düşünmedim. Hep mücadele, sonuna kadar mücadele. Öyle kodlanmışım sanki, her darbeden sonra ufak bir sarsıntı oluyor sonra kaldığı yerden devam ediyor mücadele. Belki de böyle olmasının en büyük nedeni arkamda güvenebileceğim kimsenin olduğunu düşünmeyişimdir. Şu hayatta doğruluğuna inandığım sözlerden biri de "tırnağın varsa başını kaşırsın". Çünkü hayatım hep başımı kaşımakla geçti ;)

Buraya kadar bir sıkıntı yok aslında. Yıllardır aynı durum söz konusu olduğundan alıştım tek olmaya, yek olmaya. Sorun, insanların sürekli huzursuzluk çıkartmaya çalışmasında. Hele bir de atsan ataman, satsan sataman türünden insanlar yapınca bunu hiç çekilmiyor hayat. Ve işte tam da o noktada başlıyor isyanlar, kırılmalar. 

Hayat artık herkes için yeterince zor. Çünkü hiçbir şey kolay ya da değerli değil eskisi kadar. O yüzden de artık huzursuzluklara, mutsuzluklara tahammül edemiyorum. Kendi mutsuzluğuma bile sinir olan ben bir başkasının hele hele kanımdan, canımdan olan birinin ne mutsuzluğuna ne de bu mutsuzluğuna beni ortak etmesine hiç gelemiyorum. İşin aslı artık o anlamda mücadeleye enerjim de yok. Hem üç günlük dünyada ne gerek var zaten bunca kalp kırıklıklarına, bunca mutsuzluğa?!...

Dışarıdan izlemek gerek bazen hayatı... Korumak, korunmak için uzak durmalı huzurunu kaçıran yerlerden, insanlardan... İşte bu yüzden iyi ki burada değildim, iyi ki sevdiğim şehirdeydim. Kaçsa da tadım içinde olmadığım için şanslıydım bir nebze de olsa ;) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder