13 Ağustos 2012 Pazartesi

Yaşlanmamış bir yalnızlık...

Korkuyorum. Evet, itiraf ediyorum ben yaşlanmaktan korkuyorum. Aslında korktuğum yaşlanmak değil de yaşlandığımda yalnız kalmak galiba. Yalnızlıktan kastım bir "sevdiğinin" olmaması değil, yanında yamacında sevdiklerinin olmaması. Bir sevdiğin olursa elbette tadından yenmez ama sevdiğin değil sevdiklerin de olabilir yalnızlığını paylaştığın, ekmeğine katık yaptığın...

Bir kaç sene evvel ablamla birlikte tekerlekli sandalyedeki bir amcaya  yokuş çıkması için yardım ettiğimizde içime dokunmuştu "yaşlılık"taki yalnızlık ilk kez. Bir de dün güya sahibi olan zavallı bir köpeğin içler acısı halini gördüğümde dokundu içime. Bir insan ya da bir hayvan olman değiştirmiyor gerçekleri. Hayat nefes alan her canlı için zor. Adalet sistemi her canlı için işliyor. Adaletsizlik bizleri vurduğu gibi onları da vuruyor işte. Benim de bir kedim var mesela, oldukça yaşlı olan ama bir evi ve onu seven bir ailesi olduğu için yaşlılığını olabildiğince rahat geçiren. Oysa dün gördüğüm zavallı köpek bir "sözde" sahibi olmasına rağmen sokakta yürümekte zorlanarak ve aç dolaşıyordu tıpkı tekerlekli sandalyedeki o amca gibi. O amcanın da "kimsen yok mu?" soruma "olmaz olsun" dediği "sözde" evlatları vardı onu bir huzurevine atıp giden, bunları söylerken gözlerinin dolmasına sebep olan ve ona aldığım yemek için bana teşekkür ederken benim ağlamama sebep olan...

Ne fark var arada? Birinin yıllarca bakıp büyüttüğü evlatları birinin de yıllarca yoldaşlık ettiği bir sahibi var yaşlılığında onları yalnızlığa terk eden. Yalnızlık her zaman zor, her zaman yürek yakıcı ama en çok da yaşlılıkta, elden ayaktan düştüğünde zor. Zor işte yaşlılık insan da olsan hayvan da olsan eğer bir yoldaşın, bir sahip çıkanın yoksa iyice zor. Gençliğinde edindiğin tecrübeler, paran pulun da bir işe yaramıyor paylaşacağın biri yoksa bu yaşlılık denen süreçte. Biri olması da yetmiyor elbette, "biri" olmasından çok "hayırlı biri" olması gerekiyor hayatındakilerin. İyi günde ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta diye edilen sessiz yeminleri tutacak birileri olmalı...

Sadece iyi ve sağlıklı günlerinizde değil, her zaman yanınızda olacak "hayırlı" insanlarla karşılaşmanız ve birlikte yaş(l)a(n)manız dileğiyle...

4 yorum:

  1. ihtiyarlık galiba hayatın en zor dönemi. evet gerçekten de öyle. hareketlerin kısıtlanıyor. gözlerin bozluyor, anlayışın daralıyor. ama tabi bu biraz da sana bağlı, görüyorum çevremde, işleyen demir palanmıyor. ama işte baya karışık bilemiyorsun ki ne olacağını. ananem kendi evinin idaresini yaparken 75 yaşına geldiği halde bir düşmüş ve bir daha kendine gelememiş, şu anda hastanede, yoğun bakımda yatıyor. çocuğunun ilgisi elbette çok önemli, ilgisizliği de üzücü. ama ben üzülmicem şayet kızım bana yüzünü çevirirse, belki hayatın bana en güzel armağanı, ayrılklara aldırmazlıklara boşverebilmek. ..

    ama, isterim, sevdiğim kişiyle yaşlanmayı isterim, bu yalan değil yani...hayırlısı olsun, hepimiz için:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanın birine muhtaç olduğu dönemler ihtiyarlık ve bebeklik(çocukluk) dönemi galiba... Belki de bu yüzden yaşlandığında insanlar için çocuklaşıyorlar diyoruz. Yanındaki her kimse ilgisi çok ama çok önemli oluyor bu hallerde.
      Keşke herkes sevdiği ile yaşlansa, iki tonton yan yana yanak yanağa :)

      Sil
  2. :))))

    son cümlen çok hoş ve istenilesi bir durum. hep diyorum, rabbim elden ayaktan düşürmesin, sana tüm samimiyetle söyleyebilirim ki beynin sağlamsa bedensel engeller bir yere kadar engel olur sana. ama, ama işte ille de canın da olsun yanında, o zaman hayat bir başka güzel olur muhakkak:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat paylaşınca güzel dememek elde değil tatlım :)
      Herkesin yanında, yamacında her daim hayatı paylaşacaği birileri olsun inşallah amin :)

      Sil