19 Nisan 2014 Cumartesi

İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta...

Yılbaşından bu yana sanki bu hayatı ben yaşamıyorum gibi hissediyorum uzun zamandır. Birisi benim hayatımı yaşıyor ben de uzaktan izliyorum gibi. Bu hayat benim değil gibi. Bu bir hayat değil gibi. Hatta ben ben değilim de biri beni kurmuş gibi.

Tam dört aydır hastanedeyiz. Dört ayda her biri uzun saatler süren üç sağlam operasyon ve hala düzelmeyen bir yara... 

İş için ise yoğun kelimesi bile az kalır...

Ya ben yaşlandım ya da gerçekten zor zamanlardan geçiyorum...

Her günüm birbirinin aynı. Tek değişen bu saçma günlerde yitip gidenler oluyor...

Ben hep zor zamanlarımda yanımda olanları iyi günlerimde yanımda olanlardan daha çok sevmişimdir. Çünkü yıllar önce öğretti bana hayat iyi gün dostlarıyla kötü gün dostlarının ne demek olduğunu. Dost dediğin şey bir hazine gibi. Aslanın ağzında aramayın boşuna bulamazsınız artık...

Kimseden oturup benim acılarımı çekmesini ya da zor zamanlarımı benim gibi yaşamasını elbette beklemiyorum ama kırıldım ben sana dediğimde de "ben de kırıldım" demesini de kabul etmiyorum, edemiyorum. Çünkü hayatı darmadağın olan, duyguları korkularla karışan, uykusuz günler geceler geçiren, düzeni alt üst olan sen değilsin. Senin bana kırılma gibi bir hakkın yok ben böyleyken. Çünkü benim sana ihtiyacım var. Birlikte gülüp eğlendiğimiz, kafaları çektiğimiz, hayatın gelmişine geçmişine sövdüğümüz zamanlardakinden daha çok hem de. Gel benimle günlerini, gecelerini hastanede geçir demiyorum ben sana. Diyorum ki; varlığını hissettir. Görev bilinciyle arayıp sorma, laf olsun diye kapıdan beş dakika uğrama ama ara, sor. Tavır gibi algıladığın o soğuk ses tonunun aslında ne kadar mutsuz, umutsuz ve yorgun olduğunu anla. 

Belki de ben çok istiyorum, bekliyorum kim bilir... Belki de herkesi hayata baktığı kadarıyla değerlendirmek ve beklentilerini onlara göre ayarlamak gerekiyor. Ama işte ne kadar yansa da ağzım sütten hala üflemeden yemek istiyorum yoğurdu. Çünkü her yoğurt süt olmak zorunda değil...

Huysuzum bu konuda ve hiç de değişmeyeceğim. Eğer ben birine "dostum" diyorsam yerine getirecek dostluğun gerekliliklerini. Saatlerce konuştuğumuz gibi saatlerce susacak yeri geldiğinde benimle. Sustuğumda duyacak sustuklarımı. 

Her zor zamanın sonunda gidiyor birileri benim hayatımdan. Bilmem bir bana mı özgü bu durum yoksa herkes için mi böyle?

Kimseyi zorla tutmadım hayatımda o yüzden gidenlere de kalanlara da selam olsun...

2 yorum:

  1. Merhaba, huysuz ve tatlı kız, görüşmeyeli sizden epey zaman geçmiş, yazdıklarınız beni çok etkiledi, öncelikle geçmiş olsun diyorum, diliyorum önemli birşey değildir ve sağlığınıza kavuşmuşsunuzdur. Sağlık çok önemli, sağlık konusunda ve zor anlanda insanlar asıl dostlarını görebiliyorlar ve nedense de kötü zamanda pek insan göremiyorlar yanlarında ama ben bir de işin öbür tarafndan bahsetmek istiyorum mesela kötü gün dostları hiç sevilmiyor diye düşünüyorum. Yani benim kötü anımda şu insan ya da insanlar vardı denmeyede biliyor. Sizi bundan tenzih ederek (ayrı tutarak) söylüyorum. Bana mesela hep derler ki, ne zaman başımız sıkışsa biliyoruz ki sen bize ilk yardıma koşacak insansın. Ama nedense bakıyorsunuz. Millet gülüp eğlenmeye, yiyip içmeye günü gün etmeye yine o; çok eğlenceli arkadaşlarıyla gidiyorlar. O zor anda deniyor ki.. Aahh sen yokmusun, inan sen de olmasan ne yapardık. İnsanlar sonra o zor durumdan kurtulup yine o kıymet bilez arkadaşlarına koşuyorlar ve yine baş sıkışınca koşup beni buluyorlar. Sanırsınız Güzin ablayım, hayır çözüm yolu bulmakla kalmayıp neler yapılacağını da çoğu zaman bizzat uygulayarak o insanlara fayda etmeye çalışırım. Bilmiyorum ben nedense bunları yaşıyorum sürekli. Bu da beni üzüyor. Zor anda hatırlanıp, iyi günde unutulmak hoş değil, ikisinin ortasını bulur dilerim insanoğlu;))) Yeniden şifa ve güzellik dileklerimle, sizi aramızda görmek isteriz. Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Evet, uzun zamandır yazamıyorum. Belki de eskisi gibi yazamıyorum ama yaşıyorum :) Öncelikle iyi dileklerinize teşekkür etmek istiyorum. Hasta olan babam aslında ve hala da iyileşti, geçti bitti diyemiyorum ne yazık ki. Hala iyileşmeye çalışıyor(uz)...
    Söylediklerinizde haklısınız maalesef. Bir dönem ben de öyleydim bazı arkadaşlarım için. Sadece ihtiyaçları olduğunda, başları sıkıştığında çalıyordu telefonum. Galiba ortasını bulabilen çok az insan var. Ben iyi günümde de kötü günümde de yanımda görmek isterim sevdiklerimi ve aynı şekilde de yanlarında olmaya çalışırım. Bunu yapamayanları da artık tutmuyorum hayatımda. Aslında onlar tutunamıyorlar. Gerçekleri söylediğinizde bir de bakıyorsunuz ki kaybolmuşlar :)
    Hep dediğim bir şey vardır; hayatımızdaki insanlara bizi üzmeleri için biz fırsat veririz diye. Belki de bunu yapmamayı deniyorum, öğreniyorum. Bana iyi gelmeyen, beni anlamayan ve üzüldüğüm ilişkileri bir bir sonlandırıyorum. Çünkü hayat gerçekten çok kısa...
    Dostluklarda evlilikler gibi biraz, her koşulda ve her daim yanında olacak birilerini arıyor insan büyüdükçe...
    Siz dur demedikçe o bahsettiğiniz arkadaşlarınız bunu yapmaya devam edeceklerdir. Çünkü yaptıklarının sizi incittiğini fark etmeyeceklerdir. Ya farkındalıklarını arttıracaksınız ya da incinmeye devam edeceksiniz. Ne yazık ki bazen yaşamadan farkına varamıyoruz hatalarımızın.
    Her koşulda ve her zaman yanınızda olacak dost sayınızın artması dileğiyle...Güzel ve sağlıklı günleriniz bol olsun...
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil