1 Temmuz 2013 Pazartesi

Yeşillikler içinde havasız kalmak...

Bolu'da bir oteldeyim gene iş için. Şubat ayından beri otellerde yaşıyorum neredeyse ama bu otel kadar etkilemedi hiç bir otel. Bir kez daha doğanın güzelliği karşısında şapka çıkartmak istedim. Bir kez daha anladım ki gözlerin ya yeşile ya maviye bakacak. Yıllardır kara kara binalara bakmaktan unutmuşum yeşilin güzelliğini.

Ben kayıt masasında oturmuş iş yaparken sevgilisin elinden tutup yürüyüşe gidenleri kıskanmıyorum dersem yalan olur vallahi. Ben yürüyüşe gitmekten vazgeçtim yüzünü bile göremiyorum sevdiğim adamın. O yurdumun bir köşesinde ben bir başka köşesinde debelenip duruyoruz aylardır. Hayat kolay değil işte herkes için. Kimileri yattığı yerden dünyaları kazanırken kimileri de yatacak yeri olsun diye dünyaları taşır sırtında...

Kendimi bir kavanozun içine kapatılmış hissediyorum. Oturduğum sandalyeyi hatıra diye götüreyim diyorum bu sefer. E kolay değil tam 6 haftadır günümün 16 saati sandalye üstünde geçiyor. En azından sandalyeye baktıkça evimdeki koltuğun kıymetini bilirim ;)

Şimdi burada çalışmak yerine eline kitabını alıp yeşillikler arasında uzanmak vardı ya da sevgiliyle uzun ve sessiz bir yürüyüş yapmak. O mis gibi havayı doldurmak vardı ciğerlere şimdi efkardan sigara dumanı doldurmak yerine. Yağan yağmurda ıslanmak sonra da sevgili sıcağında ısınmak da bir başka güzel olurdu...

Evet, itiraf ediyorum hem sevgilimi çok özledim hem de çok yoruldum. Güzel bir tatile ihtiyacım var ama mümkünse bir otelde olmasın bu tatil. Otel lafı duymak bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyor. 

Sevgilimi, müziklerimi ve ruhumu alıp gitmek istiyorum teker nereye dönerse, rüzgar nereye eserse...

3 yorum: