3 Haziran 2012 Pazar

Benim de işverenden bazı beklentilerim var...

Tam 7 aydır iş arıyorum. Bir sürü görüşmeye gittim ve diyebilirim ki hepsinden de omuzlarım düşerek çıktım. İş aramanın ne kadar zor olduğunu unutmuşum. Bir de belli bir yaşta ve tecrübede olunca iş bulmanın zorluğu da eklenince gerçekten yıpratıcı bir süreç oluyor. Öyle enteresan işveren ve beklentilerle karşılaştım ki, kendimi birazdan okuyacağınız ön yazıyı yazarken buldum. 





"Sayın İlgili,

Tam 7 aydır iş arıyorum ve çeşitli siteler aracılığı ile pek çok iş görüşmesine gittim. Bu görüşmeler neticesinde de bu ön yazıyı yazmaya karar verdim.

Özgeçmişime bakarak görüşmelere çağrılmama rağmen her seferinde yaşım sorulduğu için önce onu söyleyerek başlayayım yazmaya, 37 yaşındayım. 1996 yılından beri yani 16 senedir çalışıyorum ve ilk defa bu kadar uzun süre işsiz kalıyorum. Pek çok işverenin “bildiğimiz sekreter” işte dediği bir yönetici asistanıyım ben. Bir yönetici asistanı elbette sekreterya işlerini de yapar ama sadece bir sekreter değildir. Ben bu mesleği yapmaya bir siyasi partide başladım tamamen tesadüfi bir şekilde. İlk başladığımda parti avukatının asistanlığını yaptım ve zaman içerisinde çalışmalarımın karşılığını alarak parti Genel Başkanının asistanlığını yaptım. İşimi her zaman severek yaptım çünkü doğru yerlerde, doğru insanlarla çalışırsanız gerçekten de keyifli bir iş. Bir de derleyici, toplayıcı, iş bitirici bir yapıya sahip olduğumdan bu işi yaparken hiç zorlanmadım. Yönetici asistanı bir sekreter değildir dedim çünkü eğer bir yönetici asistanıysanız yöneticinizin ne zaman acıktığını ve ne yiyeceğini, ilaçlarını kaçta alması gerektiğini, ailesiyle ilgili gerekli olan bütün detayları v.b. bilmelisiniz tıpkı yanındaki misafirden sıkıldığını yüzüne baktığınızda anlamanız gerektiği gibi. Bir sekreter bütün şirketin, ofisin işlerini yapar ama bir asistanın önceliği bağlı bulunduğu yöneticisi ve onun işleridir. Bir sekreter seyahat etmez ama bir asistan, yöneticisiyle eğer iş bunu gerektiriyorsa şehir şehir gezmesi gerektiğini bilir. Ben de böyle çalışmayı seven, yöneticisinin eli, gözü, kulağı olan ama aynı zamanda dilsiz olmayı da bilen bir yönetici asistanıyım. Çalıştığım her iş yerini kendi işimmiş gibi sahiplenerek, büyük bir özveriyle çalışırım. Bugüne kadar da çalıştığım hiçbir iş yerinden kötü ayrılmamışımdır. Şu anda iş arıyor olmamın sebebi de en son çalıştığım televizyon kanalının satılması sebebiyle bütün ekibin işten çıkartılmasıdır.

Ne yaptığımı anlattıktan sonra biraz da bir işverenden beklediklerimi yazmak istiyorum ki birbirimizin vaktini boşa harcamayalım. Dediğim gibi pek çok görüşmeye gittim ve ne yazık ki gittiğim çoğu iş yeri aslında bir sekreter ya da ofis idarecisi ararken ısrarla “yönetici asistanı” aradığını söylediler. Oysaki bir işveren ne istediğini tam olarak ifade edebilse verdiği ilanda belki de kısa sürede aradığı elemanı bulacak ve iş arayan ben ve benim gibi insanları boşa ümitlendirmeyecek. Şimdi yönetici asistanı ilanına başvurup, görüşmeye gittikten sonra işverenden “ofisin haftada bir kez temizlenmesi gerek, ister kendin yapar parasını alırsın, ister kadın tutarsın” cümlesini duymak takdir edersiniz ki hiç hoş olmuyor. O işveren bunu verdiği ilana yazsa ben zaten o ilana başvurmam ki. O yüzden doğru ilanı vermeniz ve orada bütün beklentilerinizi yazmanız benim için çok ama çok önemli.

Ben bu 7 ayda anladım ki piyasanın durumu gerçekten içler acısı. Devlet büyüklerimiz “her şey harika, sıkıntı yok” dese de ne yazık ki bütün firmaların durumu hiç de iyi değil. İyi olsa koskoca firmalar iyi bir elemana neredeyse asgari ücret teklif etmezler herhalde. Görüşmelerde bana teklif edilen rakamlar benim tam 6 sene önce kazandığım rakamlar. Yani ben, ülke ekonomisi ileri giderken geri gidiyorum.  İstediğim ücret de bana göre çok büyük rakamlar değil ama olmayınca olmuyor sizler de haklısınız. Bu görüşmeler neticesinde anladım ki, Ankara piyasasında bir yönetici asistanına verilen ücret 1000 TL civarında. Kurumsal firmalarda da böyle, tek patronlu şirketlerde de. Ben de bunu bilerek gidiyorum artık görüşmelere ve kendi istediğim ücreti de ne yazık ki mecburen düşürerek söylüyorum.  Kariyer sitelerinde istediğim ücreti belirttiğim halde lütfen bana, hem “çayı da sen demleyeceksin, gerektiğinde servisini de yapacaksın, bulaşık makinesini de sen boşaltacaksın” diyip hem de “1000 TL’nin altında bir ücret veriyoruz”  ya da “istediğiniz ücret bizim için zaten fazla, sadece tanışmak için çağırdık” demeyiniz. Çünkü ben her iş görüşmesine büyük bir özenle hazırlanıp, bir umutla geliyorum. Ben nasıl ki “akıcı İngilizce” isteyen ilanlara İngilizcemin yeterli olmadığını bildiğim için başvuru yapmıyorsam lütfen sizler de beni, daha önce çalıştığım iş yerlerini ve tecrübelerimi göz önünde bulundurarak değerlendiriniz ve benim özgüvenimi zedeleyecek teklifler yapmayınız.

Saygılarımla"

6 yorum:

  1. Bende bir yonetici asistani olarak seni destekLiyorum
    Cok guzel yazmissin

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim ama keşke yazmak zorunda kalmasaydım ;)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. şu yazdıklarını anlayabilecek patron adayları diliyorum sana canım...(T.D)

    YanıtlaSil
  4. Şirketim olsa, patron olsam yanıma alırdım sizi ama olmayınca olmuyor :) önce ben bir üniversiteyi kazanayım :D

    YanıtlaSil
  5. O zamana kadar emekliliğim gelmiş olur mu acaba diye düşündüm bir an :)

    YanıtlaSil